Enver Paşa’nın Vasiyeti
Şahsi hayatı, dağda bir çobanın hayatı kadar sade ve yalın, tevazuda bir derviş kadar ihtirassız, fakat sözkonusu Turan halklarının istiklal ve hürriyetleri olduğunda, ateş parçası bir idealist, savaş için yaratılmış bir asker olan Enver Paşa, can çekişen bir imparatorluğun tam ortasında bulur kedini. Ve tam 17 cephede kan revan içinde, takatten düşene kadar savaşır. Başında bekleyen akbabalara yem olmamak kadar, Asker bozkırlarındaki çığlık, bir alıç dikeni gibi yüreğine saplandığında, Kırım, Kafkasya'dan, Hazar ötesine geçer. O çığlık atanlar da Türk'tür, oralar da Turan yurdudur.
Kalbini ve idealleriyle son nefesini Türkistan Türklüğüne armağan ettiği 1922 Ağustos'una kadar, gün gün, adım adım, cephe cephe arşivlerin şahitliğiyle Enver Paşa'nın izini süren değerli Özbek Türk yazarı Nabican Bakiyev, yapmış olduğu bu çalışmasıyla, Asya bozkırlarının havasıyla, hasımlarının gözünden Türkistan mücalesindeki Enver Paşa'yı dikkatlerimize sunuyor.
Bu gözler, başta Kızılordu askeri arşivi olmak üzere, şimdilerde artık tarihe karışmış Rusya Komünist Partisi, Özbekistan ve Tacikistan Komünist Partisi ile KGB arşiv belgeleridir.
Hepsi birbirinden ilginç 18 Mektubun sonunda, Enver Paşa'nın bugüne kadar hiçbir yerde rastlanmayan kendinin kaleme aldığı “ölüm ilanıyla”, “vasiyetname”si de ilk defa gün yüzüne çıkmış oluyor. Enver paşa, tıpkı kendi özel hayatının özü gibi kaleme aldığı Vasiyetname'sinde dostun düşmanın önünde eğildiği ünlü bir komutan gibi değil, sanki bir ahir zaman Nebi'si gibidir.
There are no reviews yet.